Teknokrasi, genel olarak devletin her kurumuna ve her görevine, söz konusu alandaki en yetkin bilim insanları ve teknik uzmanların getirilmesi demektir.
Teknokrasi, devletin her işinin bilimsel bir bakış açısıyla yürütülmesidir. Tamamen liyakate, yeteneğe ve zekâya dayanan bir sistemdir.
Terimler
Bakanlık Konseyi: Bakanlıkları yöneten uzmanlar kurulu.
Yüksek Meclis: Genel kanunları çıkaran yasama organı.
Liyakat Ehliyeti: Bir alandaki uzmanlık ve yeterlilik tescil belgesi.
Özel Kanun: Belirli bir alanda ve durumda geçerli olan kanunlar.
Genel Kanun: Her zaman her yerde geçerli olan kanunlar.
Devlet Başkanı (Kağan): Devlet mekanizmasının başı olan kişi.
Başkan Yardımcısı (Yabgu): Devlet başkanının vekili olan kişi.
Koordinasyon Mahkemesi: Devleti oluşturan kurumların birbiriyle olan uyumunu denetleyen mahkeme.
Referandum: Halk oylaması.
Denetleme Mahkemeleri: Kurumları bilimsel ve hukuki yönden denetleyen mahkemeler.
Tespit Sistemi ve Bakanlık Konseyleri
Teknokraside en önemli mesele “tespit” sistemidir. Türkiye ve dünya çapında bilimsel başarılar kazanmış, büyük projeler gerçekleştirmiş, alanında saygın, zeki bilim insanı ve teknik uzmanların tespit edilmesi gerekir. Bu tespitler yapıldıktan sonra kişiler devletin gerekli yerlerine yerleştirilir. Burada en öne çıkan kurumlar bakanlıklar olacaktır.
Bakanlıklar biçim ve yetki olarak değiştirilecektir.
Teknokraside tüm bakanlıklar “uzmanlar konseyi” tarafından yönetilir ve bu konseye girebilmek için söz konusu alanla ilgili Türkiye ve dünya çapında önemli başarılar kazanmış en az on kişinin teklif ve referansı gerekir.
Peki, bir insanın başarılı bir bilim insanı ve teknik uzman sayılması için ne olması lazım? Burada “liyakat ehliyeti” devreye giriyor.
Bu liyakat ehliyeti; Bilim Üniversiteleri tarafından, Bilim Bakanlığı veya diğer söz konusu alandaki bakanlıklar tarafından, “başarı ve yetenek” baz alınarak verilir. Örneğin bir jeologsunuz diyelim. Jeoloji alanında yüksek eğitim aldınız, uzmanlaştınız ve bilimsel hipotezler geliştirdiniz. Bilimsel hipotezleriniz, bilim dünyası tarafından kabul gördü ve teorileşmeye başladı. Onlarca bilimsel makale yazdınız ve bu makaleler çok önemli bilimsel bulgular içerdiği için dünya çapında sürekli olarak atıf alıyor ve geçerliliği sürekli tescilleniyor. Bu noktada üniversiteniz ve söz konusu bakanlık devreye giriyor, size “liyakat ehliyeti” verilmesi için girişimler başlıyor. Yeterlilikleriniz denetleniyor, referanslar tescilleniyor ve sonunda resmi belgeyi almış oluyorsunuz. Artık Yaşam Alanı Bakanlığı ve Millî Kaynaklar Bakanlığı gibi bakanlıkların konseylerine girebilirsiniz veya Teknokratik Yüksek Meclis’in doğal bir üyesi olabilirsiniz.
Bakanlık konseyleri çok önemlidir çünkü teknokraside her bakanlığın kendi alanında kanun çıkarma yetkisi vardır. Bu bakanlıklar “tek sayılı” üyelerden oluşmak zorundadır ve kararlar daima oy çokluğu ile alınır. Oy birliği ile karar almak yasaktır. Konseyde herkes aynı görüşte oy kullansa bile en az bir kişinin aksi yönde oy kullanması ve alınacak olan kararı gerekçeleri ile birlikte eleştirmesi gerekir. Böylece her karar, çok yönlü olarak görülmüş ve farklı ihtimaller de değerlendirilmiş olur.
Bakanlık konseylerinin yaptığı kanunlar, sadece kendi alanları ile sınırlıdır ve asla bakanlık yapısını değiştirecek şekilde kanun yapamazlar. Bakanlık yapısını değiştirmek için Yüksek Meclis’e müracaat etmeleri gerekir. Ayrıca Bakanlık Konseylerinin çıkardığı her kanun öncelikle Yüksek Meclis’in, daha sonra da devlet başkanının onayına sunulur.
Bakanlıklar kendi alanları ile ilgili özel kanunlar çıkarabilirken Yüksek Meclis ise genel kanunlar çıkarabilir. Genel ve özel kanunların birbiriyle çelişmemesi konusunda Koordinasyon Mahkemesi yetkilidir. Çeliştiğine hükmedilen kanunlar; bakanlık ve meclis temsilcileri arasında görüşülür ve yenilenir. Bu noktada öncelik ve geçerlilik genel kanunlarındır.
Yozlaşmanın önüne geçmek için hem Bakanlık Konseyi üyeleri hem de Yüksek Meclis üyeleri en fazla 2 dönem görev yapabilirler. Devlet mekanizmaları en fazla 2 dönem içinde tamamen yenilenmiş olur.
Seçimler
Teknokraside devlet başkanı genel referandum ile seçilir.
Referanduma aday olabilmek için Yüksek Meclis’in teklif vermesi veya halkın belirli oranda imza vermesi gerekir.
600 kişilik Yüksek Meclis’te, her bir aday için minimum 100 vekilin teklif vermesi gerekir. Toplamda ise maksimum 3 başkan adayı çıkartılabilir.
Teklif edilen adaylar arasında en fazla teklif alan 3 aday, seçime girmeye hak kazanır.
Halk da Yüksek Meclis’in adaylarının haricinde en az 100 bin seçmenin aday göstermesi ile adaylar çıkarabilir.
Oyların %50+1’ini alan kişi devlet başkanı seçilir.
Devlet Başkanı
Devlet başkanı “Kağan” unvanı alır.
Kağan, yardımcısını kendisi seçer ve yardımcısı “Yabgu” unvanı alır.
Yabgu, Kağan’ın tüm işlerinde onun vekili sayılır.
Kağan, ülkedeki silahlı kuvvetlerin başkomutanı, ayrıca teknokratik sistemin baş denetçisidir. Bakanlık Konseylerinden ve Yüksek Meclis’ten gelen kanunları onaylar.
Tekrar gelen yasayı ikinci kere reddetme hakkı vardır lakin üçüncüde ya kabul etmek ya da referanduma götürmek durumundadır.
Ordu ve tüm güvenlik güçleri, göreve başlarken yasalara bağlı kalacağına, yasalarla seçilen Kağan’a görevde kaldığı müddetçe bağlı olacağına ve Kağan’ın yasalara uygun tüm emirlerine itaat edip sadakat göstereceğine yemin eder.
Bakanlık konseylerinin icraatları Kağan tarafından, Denetleme Mahkemeleri tarafından ve Yüksek Meclis’in söz konusu alandaki ehliyetliler arasından seçtiği denetçiler tarafından sürekli olarak denetlenir.
Yüksek Meclis
Yüksek meclis üyeleri minimum 120 IQ seviyesinde olmalıdır ve bu test profesyonel uzmanlar tarafından yapılmalıdır.
Yüksek meclis üyeleri başarılı ve saygın sanatçılardan, sporculardan, siyaset bilimcilerden, yazarlardan, tarihçilerden, liyakat ehliyeti olan bilim insanları ve teknik uzmanlardan; halk üzerinde etkisi olan kanaat önderlerinden ve halktan belirli oranda oy almış kişilerden oluşur.
Meclisin yarısı liyakat ehliyetine sahip kişilerden, diğer yarısı da halkın adaylarından oluşturulur.
Halkın aday göstermediği, liyakat ehliyetiyle yapılan adaylık başvuruları seçim kurumuna yapılır ve denetleme kurumlarının ortak kararıyla değerlendirilirler.
Türkiye’de her 350 bin kişiden sadece bir tanesinin IQ seviyesi 160’ın üzerindedir. Bu kişilerden Türk olan, suça karışmamış ve en az bir alanda üstün niteliği olan kişiler “isterlerse” Yüksek Meclis’in doğal üyesi olarak kabul edilirler. Bu üyeler meclisin bir önceki istatistiğini bozmaz ve sayı sınırlamalarına dâhil edilmez.
İleri Dönem
Buraya kadar yazdığımız kısa açıklamalar bir geçiş dönemi için geçerlidir. Zaman içinde sistem kendisini yavaş yavaş değiştirecek ve çağın şartlarına uygun olarak çok daha kapsamlı bir hâle gelecektir.
Yönetim sistemi tek başına ilerleyen bir sistem değil, devletin diğer mekanizmaları ile beslenen bir sürecin ürünüdür.
Teknokrasinin en büyük dayanağı eğitim sistemi, genetik manipülasyon ve limitli yapay zekâdır. Bu üç ana etken ortaklaşa bir şekilde çalışıp sistemin yozlaşmasının önünü kesecektir.
Bunu kısaca şöyle açıklayalım: Çocuklar daha doğmadan önce anne ve babanın genleri incelenir. Genler ıslah edilir. Hamilelik başladığında da sürekli kontrol altında tutulur. Biz biliyoruz ki insanın beynindeki frontal lob eğer gelişmemişse o kişi kıskanç, kibirli, narsist, doyumsuz, anlayışsız, empati yoksunu olacaktır. Bu kötü özellikler genetik ıslah çalışmaları ile ortadan kaldırılacaktır. Çocuklar doğduktan sonra belli bir yaşa kadar geniş spektrumlu eğitim verilecek, bu arada çocuklar gözlenecek ve karakterinin yavaş yavaş oturması sağlanacaktır. Bu aşamada çocukların beyni incelenecek ve mantıksal, matematiksel zekâ, uzaysal zekâ, sözel zekâ, müziksel zekâ, varoluşsal zekâ, kinestetik zekâ, içsel zekâ, doğasal zekâ ve sosyal zekâ olmak üzere 9 farklı zekâ çeşidine göre test edilecektir.
Bu testler sonucu çocuklar yeteneklerine göre farklı alanlarda eğitim alacaklar ve bu eğitim sonucunda çocukların ulaştığı başarı seviyesi, hem o alandaki uzmanlar tarafından denetlenecek hem de bu uzmanların kararları günümüzdeki uluslararası bilimsel başarı kaidelerine göre limitli yapay zekâ tarafından kontrol edilecektir. Kendi alanlarındaki en başarılı öğrenciler, usta çırak ilişkisi ile tecrübe kazanmaları için yetki devri yaklaşan uzmanların yanlarına rastgele olarak dağıtılacaktır. Örneğin, Tarım Bakanlığı’nda görevli botanikçi bir teknokrat, en fazla 2 kere 5’er yıl görev yapabiliyorsa son 2 yılında bu alanda üstün niteliği olan bir genci yanına alacak ve tecrübelerini aktaracaktır.
Sistem böylece her 5 yılda bir kısmen, her 10 yılda bir de tamamen yenilenecektir. Yani bürokrasi içindeki bir teknokrat, koltuğu asla 40 yıl işgal edemeyecektir. Yerine sürekli genç, taze, postmodern zekâlar gelecek ve bu yeni gelen gençler, hızlı bilimsel gelişme sebebiyle öncekilerden daha bilgili ve daha üst düzey uzmanlar olacaklardır.